Edatlar ve Bağlaçlar Ayrıntılı Anlatım ile – YDS ve YÖKDİL

Bu yazımızda YDS ve YÖKDİL sınavlarında mutlak çıkan konu olan edatlar (Preposition) ve bağlaçları (Conjunction) açıkladık. İngilizcede en çok çıkan edatlar ve bağlaçları yazımızda düzenledik. Sınavlar da da buna yönelik çıkan sorularda cümleye uygun doğru edatı veya bağlacı bulmanız istenmektedir. Bunu pekiştirmeniz ve daha etkili öğrenmeniz adına her edat ve bağlacı anlamını açıkladık sonra da örneklerle destekledik.

YDS ve Yökdil sınav konularından edatlar ve bağlaçlar
YDS ve Yökdil sınav konularından edatlar ve bağlaçlar

İngilizcede Sık Kullanılan Edatlar ve Bağlaçlar

1. Aboard, bir edat (preposition) veya zarf (adverb) olarak kullanılabilir, ancak bir bağlaç (conjunction) olarak kullanılamaz. Edat olarak kullanıldığında, bir taşıtın “üzerinde,” “içinde,” veya “gemiye/trene/uçağa binmiş” anlamlarına gelir.

  • She is aboard the ship. (O, geminin üzerinde/gemide.)
  • All passengers are aboard the plane. (Tüm yolcular uçağın içinde/uçağa binmiş durumda.)
  • He climbed aboard the train. (Trene bindi.)

Aboard zarf olarak kullanıldığında da genellikle fiilden sonra gelir. bir taşıtın içinde veya üzerinde olma durumunu belirtir.

  • The captain welcomed everyone aboard. (Kaptan, herkesi gemiye/uçağa binerken karşıladı.)
  • They hurried aboard as the train was about to leave. (Tren kalkmak üzereyken hızla trene bindiler.)

2. About, genellikle edat ve zarf olarak kullanılır. Çok yönlü bir kelimedir ve birden fazla anlama gelebilir. Edat olan about genellikle bir konu, yer ve zamanla bilgi vermede kullanılır. Bu yüzden edat olan about’un anlamları “Hakkında”, “ile ilgili”, “civarında”, “etrafında”, “yaklaşık olarak” gibi olabilir.

  • We were talking about the project. (Proje hakkında konuşuyorduk.)
  • She is somewhere about the house. (Evde bir yerlerde.)
  • They walked about the park. (Parkın etrafında yürüdüler.)
  • I’ll be there about 5 o’clock. (Saat 5 civarında orada olacağım.)

About zarf olarak kullanıldığında ise, bir eylemin yaklaşık olarak gerçekleştiği gibi anlamlara gelir. Zarf olarak anlamları “Yaklaşık”, “aşağı yukarı”, “Etrafta”, “her yerde”, “Neredeyse”, “hemen hemen” olarak kullanılır.

  • The movie is about two hours long. (Film yaklaşık iki saat sürüyor.)
  • The kids were running about in the garden. (Çocuklar bahçede koşuşturuyordu.)
  • Is there anyone about? (Etrafta biri var mı?)
  • I’m about ready to leave. (Neredeyse gitmeye hazırım.)
  • She’s about finished with her homework. (Ödevini neredeyse bitirdi.)

About’un diğer kullanımı aşağıdaki gibidir,

  • “How about…?” / “What about…?”: Öneri veya soru sormak için kullanılır.
    • Örnek: How about going to the cinema? (Sinemaya gitmeye ne dersin?)
    • Örnek: What about you? (Ya sen?)
  • “Be about to”: Bir şeyin olmak üzere olduğunu belirtir.
    • Örnek: I’m about to leave. (Gitmek üzereyim.)

3. Above, edat ve zarf olarak kullanılır. Temel anlamı “üstünde, yukarıda” dır. Edat olarak kullanımını aşağıdaki gibidir;

  • The picture is above the sofa. (Resim, kanepenin üstünde.)–>gerçek anlamda kullanılmıştır
  • Her grades are above average. (Onun notları ortalamanın üstünde.)–>soyut anlamdada kullanılır
  • He values honesty above all else. (Dürüstlüğü her şeyin üstünde tutar.)
  • Temperatures were above 30 degrees. (Sıcaklıklar 30 derecenin üzerindeydi.)–>sayısal fazlalık
  • The weight is above the limit. (Ağırlık, sınırın üzerinde.)

Zarf olarak kullanımında above bir şeyin yukarıda veya daha önce belirtilen bir yerde olduğunu ifade eder. Örnekler aşağıdaki gibidir;

  • The stars shone above. (Yıldızlar yukarıda parlıyordu.)
  • The birds were flying above. (Kuşlar yukarıda uçuyordu.)
  • As mentioned above, the project is delayed. (Yukarıda belirtildiği gibi, proje gecikti.)
  • See the examples above. (Yukarıdaki örnekleri inceleyin.)

Above kelimesinin diğer kullanım şekilleri,

  • “Above all”: “Her şeyden önce,” “en önemlisi.”
    • Örnek: Above all, be honest. (Her şeyden önce dürüst ol.)
  • “Over and above”: “Fazladan,” “ek olarak.”
    • Örnek: He did this over and above his regular duties. (Bunu normal görevlerine ek olarak yaptı.)

4. Across, edat ve zarf olarak kullanılır. Edat olarak anlamı genelde “karşıya, boyunca, öbür tarafa” gibi anlamlara gelir

  • She walked across the street. (Sokaktan karşıya yürüdü.)
  • There is a bridge across the river. (Nehrin üzerinde bir köprü var.)
  • The library is across the park. (Kütüphane parkın karşısında.)
  • The news spread across the country. (Haber ülke genelinde yayıldı.)
  • There are flowers across the field. (Tarlanın her yerinde çiçekler var.)

Zarf olarak anlamı ise bir şeyin bir tarafından diğer tarafına geçişini veya bir alanın karşısında olmayı ifade eder.

  • She swam across. (Karşıya yüzdü.) –>karşıya, diğer tarafa anlamları vardır.
  • Can you jump across? (Karşıya atlayabilir misin?)
  • The virus spread across quickly. (Virüs hızla yayıldı.)
  • The festival is celebrated across the region. (Festival bölge genelinde kutlanıyor.) –>her yerinde, genelinde anlamları vardır.

Across’un diğer anlamları,

  • “Come across”: Tesadüfen karşılaşmak veya bulmak.
    • Örnek: I came across an old friend yesterday. (Dün eski bir arkadaşıma rastladım.)
    • Örnek: She came across a rare book in the library. (Kütüphanede nadir bir kitaba rastladı.)
  • “Get across”: Bir mesajı veya fikri anlatmak, iletmek.
    • Örnek: He struggled to get his point across. (Fikrini anlatmakta zorlandı.)

5. After: edat, bağlaç, zarf ve sıfat olarak kullanılır. Kelime anlamı “sonra” dır. Edat olarak kullanılan after, bir şeyin zaman veya sıra bakımından başka bir şeyin ardından geldiğini belirtir.

  • She arrived after me. (Benden sonra geldi.)
  • After you! (Önce siz! / Sizden sonra!)
  • He entered the room after his boss. (Patronunun ardından odaya girdi.)

Zarf olarak kullanılan after örnekleri,

  • She left shortly after. (Kısa bir süre sonra ayrıldı.)
  • The meeting ended, and after, we went for coffee. (Toplantı bitti ve sonra kahve içmeye gittik.)
  • He came first, and she followed after. (O önce geldi, o da ardından geldi.)

Bağlaç olarak kullanımında ise after iki cümleyi veya olayı birbirine bağlar. Bir olayın diğerinden sonra gerçekleştiğini belirtir.

  • After she finished her homework, she went to bed. (Ödevini bitirdikten sonra yattı.)
  • I will call you after I arrive. (Vardıktan sonra seni arayacağım.)

Sıfat olarak kullanılan after kelimesi genellikle “sonraki, ardıl” anlamlarına gelir.

  • In after years, he became a famous writer. (Sonraki yıllarda ünlü bir yazar oldu.)
  • The after effects of the storm were devastating. (Fırtınanın sonraki etkileri yıkıcıydı.)

After’ın diğer kullanım alanları,

  • “After all”: “Sonuçta,” “her şeye rağmen.”
    • Örnek: After all, it’s not that important. (Sonuçta o kadar da önemli değil.)
  • “Look after”: “İlgilenmek,” “bakmak.”
    • Örnek: Can you look after my dog while I’m away? (Ben yokken köpeğime bakabilir misin?)
  • “Take after”: “Benzemek.”
    • Örnek: She takes after her mother. (Annesine benziyor.)

6. Against, genellikle bir şeye karşı olma anlamındadır.

  • She is against the idea. (O, fikre karşı.)
  • They protested against the new law. (Yeni yasaya karşı protesto ettiler.)
  • He leaned against the wall. (Duvara yaslandı.)–> fiziksel temas anlamınada gelir.
  • The ladder is against the tree. (Merdiven ağaca dayalı.) –> dayalı anlamında
  • The dollar fell against the euro. (Dolar, euro karşısında değer kaybetti.)
  • Our team scored 3 goals against 2. (Takımımız 2’ye karşı 3 gol attı.)
  • This vaccine protects against the virus. (Bu aşı, virüse karşı koruma sağlar.)
  • He saved money against hard times. (Zor günlere karşı para biriktirdi.)
  • It’s against the rules to smoke here. (Burada sigara içmek kurallara aykırıdır.)
  • Driving without a license is against the law. (Ehliyetsiz araba kullanmak yasaya aykırıdır.)

7.Along, genellikle bir şeyin boyunca anlamlarında kullanılır.

  • We walked along the river. (Nehir boyunca yürüdük.)
  • The road runs along the coast. (Yol sahil boyunca uzanır.)
  • She brought her friend along. (Arkadaşını da yanında getirdi.)
  • Come along with us! (Bizimle gel!) –>Birlikte, yanında anlamlarında da kullanılır.
  • How is your project coming along? (Projen nasıl gidiyor?) –> ilerleme, gelişme anlamlarında da kullanılır
  • Things are moving along smoothly. (İşler sorunsuz ilerliyor.)
  • There are many cafes along this street. (Bu cadde boyunca birçok kafe var.)
  • The hotel is along the beach. (Otel, plajın yakınında.) –> yakınında, civarında anlamlarına da gelir

8. Although, kelimesi ingilizce de bağlaç olarak kullanılır. “rağmen” veya “olsa da” anlamlarına gelir. Zıtlık ifade eder. Cümle yapısı aşağıdaki gibi 2 şekildedir;

1)Although + cümle, cümle. 2)Cümle + although + cümle.

  • Although it was raining, we went for a walk. (Yağmur yağıyor olmasına rağmen yürüyüşe çıktık.)
  • She passed the exam although she didn’t study much. (Çok çalışmamasına rağmen sınavı geçti.)
  • Although he is rich, he lives a simple life. (Zengin olmasına rağmen sade bir hayat yaşıyor.)
  • She didn’t get the job although she had all the qualifications. (Tüm niteliklere sahip olmasına rağmen işi alamadı.)
  • Although it was cold, we decided to go camping. (Soğuk olmasına rağmen kamp yapmaya karar verdik.)

Although” ile Benzer Bağlaçlar vardır bunlar aşağıda verilmiştir,

  • Though: “Although” ile aynı anlamdadır, ancak daha informal bir kullanımdır.
    • Örnek: Though it was late, she continued working. (Geç olmasına rağmen çalışmaya devam etti.)
  • Even though: “Although”dan daha vurgulu bir zıtlık ifade eder.
    • Örnek: Even though he was tired, he finished the project. (Yorgun olmasına rağmen projeyi bitirdi.)
  • While: “Although” ile benzer şekilde kullanılabilir, ancak daha çok iki olayın aynı anda gerçekleştiğini vurgular.
    • Örnek: While I understand your point, I disagree. (Senin bakış açını anlıyorum, ama katılmıyorum.)

“Although” ile İlgili Yaygın Hatalar:

  • “Although” ile “but” birlikte kullanılmaz. İkisi de zıtlık ifade ettiği için aynı cümlede kullanılmamalıdır.
    • Yanlış: Although it was raining, but we went out.
    • Doğru: Although it was raining, we went out. (Yağmur yağıyor olmasına rağmen dışarı çıktık.)
  • “Although” ile “however” birlikte kullanılmaz. İkisi de zıtlık ifade ettiği için aynı cümlede kullanılmamalıdır.
    • Yanlış: Although it was late, however, she continued working.
    • Doğru: Although it was late, she continued working. (Geç olmasına rağmen çalışmaya devam etti.)

Kullanıldıkları Yere Göre Edatlar ve Anlamları

1. Yer (Location) Edatları

  • in → içinde (kapalı alanlar, ülkeler, şehirler)
    • She is in the room. (O, odanın içinde.)
  • on → üstünde (yüzeye temas eden nesneler için kullanılır)
    • The book is on the table. (Kitap masanın üstünde.)
  • at → -de/-da (belirli bir noktada bulunduğunu temsil eder)
    • We met at the station. (İstasyonda buluştuk.)
  • under → altında
    • The cat is under the bed. (Kedi yatağın altında.)
  • over → üzerinde (temas olamaması gerekli o nesne ile)
    • The plane flew over the city. (Uçak şehrin üzerinden uçtu.)
  • above → yukarısında
    • The picture is above the sofa. (Resim kanepenin yukarısında.)
  • below → aşağısında
    • The temperature is below zero. (Sıcaklık sıfırın altında.)
  • between → arasında (iki şeyin arasında anlamına gelir)
    • She sat between Tom and John. (Tom ve John arasında oturdu.)
  • among → arasında (2 den fazla şeyin arasında olunca kullanılır)
    • He was among the crowd. (Kalabalığın arasındaydı.)
  • next to / beside → yanında
    • The bank is next to the post office. (Banka postanenin yanında.)
  • near → yakınında
    • I live near the school. (Okulun yakınında yaşıyorum.)
  • by → yanında, tarafından anlamlarına gelir.
    • The book was written by Shakespeare. (Kitap Shakespeare tarafından yazıldı.)
  • inside → içerisinde
    • The keys are inside the drawer. (Anahtarlar çekmece içinde.)
  • outside → dışında
    • They are waiting outside. (Dışarıda bekliyorlar.)
  • behind → arkasında
    • The car is behind the house. (Araba evin arkasında.)
  • in front of → önünde
    • There’s a tree in front of the building. (Binanın önünde bir ağaç var.)

2. Zaman (Time) Edatları

  • at → -de/-da (saatler, belirli zamanlar)
    • The meeting starts at 9 AM. (Toplantı saat 9’da başlıyor.)
  • on → -de/-da (günler, tarihler)
    • I was born on July 10th. (10 Temmuz’da doğdum.)
  • in → -de/-da (aylar, yıllar, mevsimler, uzun zaman dilimleri)
    • She will come in May. (Mayıs ayında gelecek.)
  • for → -dır/-dir (süre belirtir)
    • I have lived here for 5 years. (5 yıldır burada yaşıyorum.)
  • since → -den beri (başlangıç zamanı)
    • I have known her since 2010. (Onu 2010’dan beri tanıyorum.)
  • during → boyunca, sırasında
    • He slept during the movie. (Film boyunca uyudu.)
  • before → önce
    • Finish your homework before dinner. (Yemekten önce ödevini bitir.)
  • after → sonra
    • We went out after the rain stopped. (Yağmur durduktan sonra dışarı çıktık.)
  • until / till → -e kadar
    • Wait here until I come back. (Ben gelene kadar burada bekle.)
  • by → -e kadar (son tarih)
    • Submit the report by Friday. (Raporu Cuma’ya kadar teslim et.)

3. Yön (Direction) Edatları

  • to → -e/-a (yönelme)
    • She went to the park. (Parka gitti.)
  • into → içine (hareket)
    • He jumped into the pool. (Havuza atladı.)
  • out of → dışına
    • She walked out of the room. (Odanın dışına yürüdü.)
  • toward(s) → -e doğru
    • They ran towards the exit. (Çıkışa doğru koştular.)
  • through → içinden geçerek
    • We walked through the forest. (Ormandan geçtik.)
  • across → karşısına, boyunca
    • They swam across the river. (Nehrin karşısına yüzdüler.)
  • around → etrafında
    • We walked around the lake. (Gölün etrafında yürüdük.)
  • up → yukarı
    • She climbed up the stairs. (Merdivenlerden yukarı çıktı.)
  • down → aşağı
    • He ran down the hill. (Tepeden aşağı koştu.)

4. Diğer Önemli Edatlar

  • about → hakkında
    • They talked about the project. (Proje hakkında konuştular.)
  • with → ile
    • I went to the cinema with my friends. (Arkadaşlarımla sinemaya gittim.)
  • without → -siz
    • She left without saying goodbye. (Elveda demeden ayrıldı.)
  • of → -nın/-nin (aitlik)
    • The color of the car is red. (Arabanın rengi kırmızı.)
  • from → -den/-dan (köken)
    • This gift is from my mother. (Bu hediye annemden.)
  • as → olarak
    • He works as a teacher. (Öğretmen olarak çalışıyor.)
  • like → gibi
    • She sings like an angel. (Bir melek gibi şarkı söyler.)
  • against → karşı
    • They protested against the law. (Yasaya karşı protesto ettiler.)
  • despite → rağmen
    • Despite the rain, we had fun. (Yağmura rağmen eğlendik.)

Bileşik Edatlar (Phrasal Prepositions)

  • because of → yüzünden
  • due to → nedeniyle
  • in front of → önünde
  • in addition to → ek olarak
  • on behalf of → adına
  • in spite of → rağmen

İngilizcede Sık Kullanılan Bağlaçlar

A) COORDINATING CONJUNCTIONS (Eşgüdüm Bağlaçları)

  1. For → Çünkü, zira (neden belirtir)
    • She stayed home, for she was tired. (Evde kaldı, çünkü yorgundu.)
  2. And → Ve
    • I bought apples and oranges. (Elma ve portakal aldım.)
  3. Nor → Ne de (olumsuz cümlelerde)
    • He neither called nor texted. (Ne aradı ne de mesaj attı.)
  4. But → Ama, fakat
    • She is smart but lazy. (O zeki ama tembel.)
  5. Or → Veya, ya da
    • Would you like tea or coffee? (Çay mı yoksa kahve mi istersiniz?)
  6. Yet → Yine de, ama (beklenmeyen sonuç)
    • He studied hard, yet he failed. (Çok çalıştı, yine de başarısız oldu.)
  7. So → Bu yüzden, dolayısıyla
    • It was raining, so we stayed inside. (Yağmur yağıyordu, bu yüzden içeride kaldık.)

B) SUBORDINATING CONJUNCTIONS (Yan Cümle Bağlaçları)

1. Zaman (Time)

  1. After → Sonra
    • She left after the meeting ended. (Toplantı bittikten sonra ayrıldı.)
  2. Before → Önce
    • Check your answers before submitting. (Göndermeden önce cevaplarını kontrol et.)
  3. When → -dığında, -ince
    • I was sleeping when you called. (Sen aradığında uyuyordum.)
  4. While → -iken
    • He read a book while waiting. (Beklerken kitap okudu.)
  5. Since → -den beri
    • I’ve known her since childhood. (Onu çocukluğumdan beri tanırım.)
  6. Until / Till → -e kadar
    • Wait here until I return. (Ben dönene kadar burada bekle.)
  7. As soon as → -er -mez
    • Call me as soon as you arrive. (Varır varmaz beni ara.)

2. Sebep-Sonuç Belirten Bağlaçlar (Cause-Effect)

  1. Because → Çünkü
    • She cried because she was sad. (Üzgün olduğu için ağladı.)
  2. Since → -diği için
    • Since it’s raining, we’ll stay home. (Yağmur yağdığı için evde kalacağız.)
  3. As → -diği için
    • As he was late, he missed the bus. (Geç kaldığı için otobüsü kaçırdı.)
  4. So that → -sin diye
    • She studies hard so that she can pass. (Geçebilsin diye sıkı çalışıyor.)

3. Koşul Belirten Bağlaçlar (Condition)

  1. If → Eğer
    • If it rains, we’ll cancel the trip. (Eğer yağmur yağarsa, geziyi iptal edeceğiz.)
  2. Unless → -medikçe, olmadıkça
    • You won’t succeed unless you try. (Denemedikçe başaramazsın.)
  3. Provided that → Şartıyla
    • You can go out, provided that you finish your homework. (Ödevini bitirme şartıyla dışarı çıkabilirsin.)

4. Karşıtlık Bağlaçları (Contrast)

  1. Although / Though → Rağmen
    • Although it was cold, she wore a dress. (Soğuk olmasına rağmen elbise giydi.)
  2. Even though → -e rağmen (daha vurgulu)
    • Even though he’s rich, he lives simply. (Zengin olmasına rağmen sade yaşar.)
  3. Whereas → Oysa
    • She loves cats, whereas he prefers dogs. (O kedileri sever, oysa o köpekleri tercih eder.)

5. Diğer Bağlaçlar

  1. As if / As though → -miş gibi
    • He acts as if he knows everything. (Her şeyi biliyormuş gibi davranıyor.)
  2. Whether → -ip -mediği
    • I wonder whether she’ll come. (Gelip gelmeyeceğini merak ediyorum.)

C) CORRELATIVE CONJUNCTIONS (İlişki Bağlaçları)

  1. Either…or → Ya…ya da
    • You can either stay or leave. (Ya kalırsın ya da gidersin.)
  2. Neither…nor → Ne…ne de
    • He neither smokes nor drinks. (O ne sigara içer ne de alkol alır.)
  3. Both…and → Hem…hem de
    • She is both smart and kind. (O hem zeki hem de kibar.)
  4. Not only…but also → Sadece…değil, aynı zamanda
    • He not only sings but also dances. (O sadece şarkı söylemez, aynı zamanda dans eder.)
  5. Whether…or → -se de…-se de
    • Whether you agree or not, we’ll proceed. (İster kabul et ister etme, devam edeceğiz.)

D) CONJUNCTIVE ADVERBS (Bağlaç Zarfları)

  1. However → Ancak, bununla birlikte
  2. Therefore → Bu nedenle
  3. Moreover → Üstelik
  4. Otherwise → Aksi takdirde
  5. Meanwhile → Bu arada

ExpoTekno sitesinden daha fazla şey keşfedin

Subscribe to get the latest posts sent to your email.

English Translate »

ExpoTekno sitesinden daha fazla şey keşfedin

Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.

Okumaya Devam Edin